Kaliningrad’da Dünya Kupası Atmosferi
Başta futbolun en büyük uluslararası turnuvaları olan Dünya Kupası ve Avrupa Kupası olmak üzere Olimpiyatlar, Basketbol Şampiyonaları veya Tenis Grandslamlari her zaman atmosferini solumak istediğim büyük spor organizasyonları olmuştu. Nihayet ilk fırsatı 2018 yılında Rusya’da düzenlenen Dünya Kupası’nda yakaladım 🙂
Öncelikle tarih, bütçe, şehir ve maç kombinasyonlarında doğru eşleşmeyi bulmalıydık. Milli takımımız şampiyonaya katılma hakkı elde edemediği için farklı ülkelerin takımlarını izleyecektik. Şehir açısından görmediklerimize ve açıkçası tek uçuşla gidilebilecek olanlara konsantre olduk. Kaliningrad ilginç bir seçenek olarak görünüyordu ve Antalya’dan direk uçuş bulduk. Maç seçimimiz ilk bakışta ilginç görünebilir: Hırvatistan – Nijerya 🙂 Ama turnuva sonunda ne kadar doğru bir seçim yaptığımızı gördük…
Kaliningrad’a Dünya Kupası atmosferini yaşamaya kuzenimle birlikte gidiyoruz. Açıkçası gidişimiz biraz maceralı oluyor. Dünya Kupası biletimiz olduğu için normalde vize uygulaması olmaması gerekiyor ancak Türkiye’deki görevlilere durumu anlatmak epey zor oluyor. Durum netleşince Onur Air’la Kaliningrad’a uçuyoruz. Ancak vardığımızda Rus yetkililere de durumu anlatmak biraz vakit alıyor 🙂 (İki ülke arasında yaşanan gerginlikler nedeniyle bu sıkıntıları yaşadık, daha öncesinde Rusya’ya vizesiz gidilebiliyordu, şimdi bu imkan yok maalesef).
Kaliningrad’a maçtan bir gün önce geliyoruz ve otelimiz Radisson Blu Hotel’e yerleşiyoruz. Otelde bir süprizle karşılaşıyoruz, Hırvatistan Milli Takımı da bizimle aynı otelde kalıyor. Futbolcuları ve kafileyi uzaktan da olsa görme şansımız oluyor. Planımız özellikle maçtan önceki bu günü ve ertesi gün öğleden sonraya kadar ki zamanı şehri gezerek geçirmek.
Kaliningrad coğrafi olarak oldukça ilginç bir konumda, bağlı olduğu Rusya’ya kara ile bağlantısı bulunmuyor. Baltık denizi kıyısında bulunan bu bölge Litvanya ile Polonya arasında kalıyor. 2.Dünya Savaşı’nın bitimine kadar Alman toprağı olan ve adı Konigsberg olan bu şehir, savaş sonrası Sovyet Rusya’ya geçiyor ve savaşta ağır hasar gören şehir Sovyet liderlerden Kalinin tarafından tekrar inşa ediliyor. İsmi de bu liderden gelen şehir özellikle soğuk savaş döneminde Baltık Denizi’nde stratejik olarak önemli bir rol oynamış.
Şehir merkezindeki otelimizden çıktıktan sonra şehir meydanını hızlıca turluyoruz. Ve görmek istediğimiz ilk yer olan Kaliningrad Katedrali’ne ve bitişiğindeki tarihteki en önemli düşünürlerden olan Immanuel Kant’ın mezarına doğru yola koyuluyoruz. Katedralin olduğu alan Kant Adası olarak anılıyor çevresinde bir de heykel park müzesi bulunuyor.




Katedrali ve çevresini geziyor, Kant’ın mezarını görüyoruz. Sonra parktakı heykelleri geziyor, güzel planlanmış yeşil alanlarda soluklanıyoruz. Dönüşte kent meydanındaki cafelerde zaman geçiriyor ve otelimize dönüyoruz.


Maç gününün sabahında kahvaltımızı yaptıktan sonra şehre gezmeye devam ediyoruz. Bugünkü asıl hedefimiz Kaliningrad’ın ünlü Kehribar Müzesi. Müzeye doğru yola koyuluyoruz. Müze 19.yüzyılda inşa edilmiş bir kalenin içinde bulunuyor. Müzeye girmeden önce hemen yanı başındaki nehir ve gölet boyunca yürüyor, şehrin tadını çıkıyoruz.


Yürüyüş sonrası Kehribar Müzesi’ne giriyoruz. Kehribar değerli bir taş ve Kaliningrad çevresinde oldukça meşhur. Müzede kehribardan oldukça ilginç eserlerin (gemi, keman vb.) yanı sıra Rusya kültürüne olan yansımalarına ait bilgi ve örnekler görüyoruz. Kalenin iç dizaynı ile bu orjinal müze görülmeye gerçekten değer…



Müzeden çıktıktan sonra Rosgarten Gate’de cafede oturuyor, bir şeyler yiyip içerken Dünya kupası maçlarını takip ediyoruz. Keyifle geçirdiğimiz zaman sonrası artık iyice Dünya Kupası atmosferine ve maç havasına girme zamanı…
Otele gidip biletlerimizi alıyoruz. Şehir meydanında artık iyice kalabalıklaşan Hırvat taraftarların arasına karışıyoruz. Ortam oldukça cümbüşlü 🙂 Şehirde taraftarların maç izlemesi için ayrılmış özel alanlar da var, bunlardan birinde bir miktar daha vakit geçirip otobüse binerek stada geçiyoruz.



Çok heyecanlı ve çekişmeli bir maç olduğu söylenemez ama Modric, Rakitic, Perisic gibi yıldızları izleme fırsatı bulmak da az şey değil hani. Maçı Hırvatlar 2-0 kazanırken zorlanmıyor ve Hırvatistan’ın altın jenerasyonunu izlemek ayrı bir keyif oluyor. Bu keyfi arttıransa bu takımın daha sonra finale kadar gitmesi ve kupayı almaya yaklaşması oldu tabi 🙂 Sonuçta Dünya Kupası 2.sini izleme şansı bulmuş oluyoruz, ne diyeyim bu anı bana bir ömür yeter… Ama yetsin istemiyorum 🙂 Umarım benzer organizasyonlara, anlara tanık olacağım fırsatları yakalayabilirim. Aklımda ilk olarak olimpiyatlar var, hadi bakalım 🙂
Gezi Tarihi: Haziran 2018





















































































Son yorumlar