Tayland – Chiang Mai

Bangkok’un ardından Tayland’ın ikinci büyük şehri Chiang Mai’deyiz. Chiang Mai, Tayland’ın kuzey doğusunda yer alan, tarihi kutsal tapınakları, Taylar için kutsal olan filleri ve topraklarında yetişen orkideleri ile öne çıkan bir şehir. Aslında Chiang Mai’yi tam olarak yaşayabilmek ve hakkıyla gezebilmek için çok daha uzun kalmak gerekir ama bizim kısıtlı zamanımız, sadece iki günümüz var. Bunun için de elimizden geleni yapacağız 🙂

Tarihi Merkez

Geçmişi 13.yüzyıla kadar uzanan şehrin göbeğindeki tarihi merkez, bir kısmı halen tarihi surlar ve dört yanı kanallarla çevrili bir kare alana kurulmuş. Chiang Mai ve civarında bulunan yüzlerce tapınaktan en önemlileri de bu tarihi merkezde yer alıyor. Biz de gezimize tapınaklarla başlıyoruz.

Wat Phra Singh

İlk olarak kentteki en önemli tapınaklarından biri olan Wat Phra Singh‘teyiz. Bu tapınak enfes bir buda heykeline ev sahipliği yapıyor. Hikayesiyse şöyle bir efsaneye dayanıyor: Tapınaktaki heykel aslında krala götürülmek üzere yoldayken, heykeli taşıyan araba tapınağın bugün olduğu konumdayken bozuluyor. Bunun üzerine heykelin daha fazla gitmek istemediğine kanaat getiren Taylar buraya bu güzel tapınağı inşa ediyorlar…

Tapınakta Wihan Lai Kham yapısı içindeki bu heykeli görüyoruz, açıkçası Bangkok’ta gördüğümüz onlarcası sonrası güzellik farkını ayırmak çok da mümkün olmuyor bizim için 🙂 Tapınağın içini çevreleyen kanvaslaraysa bakmaya doyum olmuyor…

Wat Phra Singh’te altın kaplamalı Chedi

Wat Phra Singh’teki en önemli yapılardan biri 1000 yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen kütüphanesi. Kütüphanenin taştan merdivenleri ve her iki yanda bulunan koruyucu ejderha heykelleri oldukça etkileyici. Kütüphanenin içinde önemli dini liderlerin heykellerini, sanki canlılarmışcasına yan yana görmek mümkün oluyor. Kütüphanenin arka kısmındaysa altın kaplamalı Chedi göz kamaştırıyor…

Wat Phra Singh’te yan yana gonglar

Wat Phra Singh’ten ayrılıp tapınağın kapısının karşından başlayan ve Chiang Mai’nin merkezini boydan boya kesen Rachadamnoen Caddesi üzerinde yürümeye başlıyoruz. Cadde üzerinde birçok kafe, restorant, masaj salonunun (Tayland’ın olmazsa olmazı) yanı sıra küçüklü büyüklü birçok mabet görüyoruz.

Chiang Mai merkezinde yol üzerindeki mabetlerden biri…

Tarihi merkezdeki ikinci durağımız Wat Chedi Luang oluyor. Kentteki en önemli kutsal yapılardan olan Wat Chedi Luang’ın girişinde çok büyük bir sakız ağacı bulunuyor. Bu ağaca da bir anlam yüklenmiş; şehir geliştiği sürece bu ağacın büyüyeceğine inanılıyor…

Ana tapınağa gelince, yapımı 15.yüzyılda tamamlanan yapı yaklaşık 400 yıl önce gerçekleşen depremde büyük bir hasar almış. Aslı 82 metre yüksekliğe sahip tapınağın en üst kısmı yıkılmış durumda. Yine orta kattaki fil heykellerinin çoğunluğu yerle bir olmuş, dört kenardan sadece bir kenarda yer alan heykeller neyseki ayakta kalmış ve güzellikleriyle göz kamaştırıyorlar…

Wat Chedi Luang

Wat Chedi Luang’ın bahçesinde eski bir kütüphane binası, yine birçok güzel buda heykeli ve çevresi enfes çiçeklerle bezenmiş mabet görülecekler arasında. Chiang Mai’nin en özel tapınaklarından biri kesinlikle Wat Chedi Luang…

Wat Chedi Luang’ta tapınak

Wat Chedi Luang’tan ayrıldıktan sonra Rachadamnoen Caddesi üzerinde doğuya doğru yürüyoruz. Caddenin bittiği yerde şehrin surlarından merkeze açılan tarihi kapılardan biri bulunuyor: Phae Kapısı (The Phae Gate). 700 yıllık bir geçmişe sahip Phae Kapısı tarihi 5 kapıdan biri, konumu nedeniyle en çok bilineni.

Tarihi Phae Kapısı (The Phae Gate)

Phae Kapısı’nı gördükten sonra bu kez kuzeye yöneliyoruz. Yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüş sonrası Chiang Mai’nin en eski tapınaklarından diğerine Wat Chiang Man‘a ulaşıyoruz. 13.yüzyılda tamamlanan tapınağın içinde kristal ve mermer budalar ve arkasındaki chedi üzerinde etkileyici işçiliğe sahip fil kabartmaları bulunuyor.

Wat Chiang Man’da fil heykelleri ile süslenmiş Chedi

Wat Chiang Man tapınağı da Tayland’da gördüğümüz bütün tapınaklar gibi çok temiz ve bakımlı bir bahçeye sahip. Öyle ki bu tapınaklar gerçekten insanın ruhuna iyi geliyor. Yeşilin türlü tonunun yer aldığı bu huzurlu atmosferde hem bedenimizi hem de ruhumuzu dinlendiriyoruz…

Wat Chiang Man’da tapınak

Wat Chiang Man’ın hemen yakınında, eski belediye binasının karşısında 3 Kral Anıtı (3 Kings Monument) bulunuyor. Şehrin simgesi sayılabilecek bu anıt şehrin 700 yıl boyunca refah içinde yaşamasını sağlayan 3 krala adanmış. Zamanının Lanna Krallığı’nın yaratıcıları kabul edilen bu krallar Phaya Mangrai, Phaya Ruang ve Phaya Ngam Muang.

3 Kral Anıtı (3 Kings Monument)

Anıtın önünden ayrılıp tarihi şehrin dingin sokaklarında yürümeye devam ediyoruz. Bir yandan da düşünmeden edemiyoruz; bazı coğrafyalar (mesela Anadolu) savaşlarla, acılarla yoğrulurken bazıları nasıl olmuş da görece çok daha az savaş görmüş, huzuru bulmuş? Kralların mı, halkının mı başarısı, yoksa en büyük pay ülkenin yer aldığı konumla mı ilgili? Bunun tek bir cevabı yok elbette, ne diyelim yine de coğrafya kaderdir 🙂

Chiang Mai Sokakları

Chiang Mai Night Bazaar

Artık tarihi şehrin dışına çıkma zamanı. Akşam olunca kentin en görülesi yerlerinden biri olan Chiang Mai Night Bazaar‘a doğru yola çıkıyoruz. Phae Kapısı’ndan yürüyerek ve etrafı izleyerek gitmeyi tercih ediyoruz. Mesafe çok yakın değil yürümek istemezseniz, taksi veya tuk-tukla gidebilirsiniz.

Kanalda yeşillik tarlası

Night Bazaar yani Gece Pazarı oldukça hareketli. Night Bazaar’da yemek için Tay mutfağı ürünlerinden fast food’a, eğlence için sokak müzisyenlerinden her türlü müziğin çalındığı şirin pub’lara, alışveriş için Tayland’a özgü kıyafetlerden her türlü hediyelik eşyaya kadar ne ararsanız bulabilirsiniz ve hiç sıkılmadan vakit geçirebilirsiniz. Chiang Mai’ye geldiyseniz Night Bazaar’ı mutlaka gidip görmelisiniz.

Night Bazaar’da sokak lezzetleri
Night Bazaar’da eğlence

Fil Yaşam Merkezi Ziyareti

Chiang Mail aynı zamanda, Tayland’ın simgesi olan ve halk tarafından kutsal sayılan fillerin yoğun olarak yaşadığı bir bölge. İnsan nüfusunun giderek artması ve dünyanın her yerinde olduğu gibi vahşi yaşam alanlarının azalması nedeniyle, kutsal sayılsalar bile, Tayland’daki fillerin sayısı da giderek azalmaya başlamış. Son dönemde daha bilinçli yaklaşılarak koruma refleksi artmış ve fillere karşı daha özenli bir yaklaşım sergileniyor. Bununla beraber filler meraklı turistlerin de ilgisini çektiği için, bu meraktan para kazanmak için yapılan bilinçsiz eylemler de farklı bir risk teşkil eder olmuş. Özet olarak Chiang Mai’ye geldiyseniz, Tayland’ın simgesi olan bu güzel hayvanları yakından görmek ve ellerinizle beslemek isteyeceksiniz. Bunu yaparken bilinçli davranıp fillerin doğal yaşam alanlarında sağlıklı şartlarda bakım gördüğü çiftlikleri tercih etmenizi öneriyoruz. Böylelikle hayatınızda başka yerde yaşayamayacağınız bu deneyimi vicdanınızı rahatsız etmeden, doğal yaşama uyumlu bir şekilde gerçekleştirmiş olacaksınız…

Chiang Mai’de Fillerle…

Filleri doğal yaşam alanlarında görmek, onları ellerimizle beslemek için biz Elephant Dream Project çiftliğini bulup seçtik. Tarihi merkezdeki satış ofisinden gerekli ayarlamaları yaptıktan sonra ertesi gün sabah erkenden ofisin önünden bir pick-upla alınarak fillerin olduğu çiftliğe doğru yola çıktık. Belirtmekte fayda var, bizim kaldığımız otel ofise çok yakın olduğu için biz kendimiz ofisin önünden alınmayı seçtik, yoksa katılımcıları kaldıkları otelden alıyorlar.

Elephant Dream Project Çiftliği

Elephant Dream Project çiftliği Chiang Mai’nin doğusunda yaklaşık 2 saatlik bir mesafede yer alıyor. Yemyeşil ormanların çevrelediği yollarda ilerleyerek çiftliğe varıyoruz. Çiftliğin sahibi olan aile yıllardır fillerle yaşıyor, onları dedelerinden miras olarak almışlar. Dolayısıyla fillere gözü gibi bakmaya çalışıyorlar. Bunu gözlerimizle gördükten sonra çok doğru bir tercih yaptımızı anlıyoruz ve içimiz huzurla doluyor 🙂

Ormanın içinde fillerle

Çiftlikte 3 tane fili yakından görüyor, onları muzlarla besliyoruz. Afrika filleri kadar büyük olmayan bu şirin filleri yakından görmek, onlara dokunmak hiç unutamayacağımız bir deneyim oluyor. Önce çiftlikte, sonra ormanın içinde beslediğimiz fillerle daha sonra yakında bulunan dereye gidiyor, fillerin suyun içinde keyifle yıkanmalarını izliyoruz. Dileyenler suya girerek onlarla beraber yüzebiliyor. Çiftlikteki bu eforumuz öğle yemeği ile ödüllendiriliyor, sonrasında bu şirin fillere ve çiftliğe veda edip Chiang Mai’ye dönüyoruz…

Wat Phra That Doi Suthep

Chiang Mai’deki son ziyaret noktamız olan Wat Phra That Doi Suthep tapınağı için merkezden taksiye biniyoruz. Chiang Mai’de taksiler tabiri caizse dolmuş gibi ve farklı kişilerle taksiyi paylaşabiliyorsunuz. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuk sonrası gün batımına doğru tapınağa ulaşıyoruz.

Wat Phra That Doi Suthep’e çıkan merdivenler

Tapınak adını konumlandığı dağdan almış. Taylar için kutsal yerlerden olan bu mabetin geçmişi 14.yüzyıla kadar uzanıyor. Tepeye kurulmuş tapınağa çıkmak için iki tarafı ejderha figürleri ile süslenmiş 309 basamağı tırmanmak gerekiyor.

Wat Phra That Doi Suthep

Tapınağın bulunduğu en üst kısma çıkarken bütün Budist tapınaklarında olduğu gibi ayakkabılarımızı çıkarıyoruz. Tapınakta çok ihtişamlı, altın kaplamalı Buda heykelleri ve yine altınla kaplamalı bir chedi bulunuyor. Burası Chiang Mai’nin en gösterişli tapınaklarından biri, belki de birincisi. Güneşin batışı yaklaşırken tapınakta görsel bir şölen yaşıyoruz…

Wat Phra That Doi Suthep’te ihtişamlı Buda Heykelleri

Tapınağın terasından Chiang Mai’yi, hemen önümüzdeki havaalanını ve çevredeki ormanları bir süre seyrediyoruz. Terası kapatan yapının ayakları ve üzerindeki ahşap işçiliği görülmeye değer. Tapınakta bir süre daha vakit geçirdikten sonra 309 basamağı inerek Wat Phra That Doi Suthep’ten ayrılıyoruz.

Tapınağın terasında

Şimdi sıra Chiang Mai’de yeme-içme açısından değerlendirebileceğiniz birkaç mekan önerisinde bulunmaya geldi. Klasik Tayland mutfağıyla Ortadoğu mutfağının güzel bir bileşimi olan Hummus, bizim çok keyif aldığımız mekanlardan biriydi. Phae Kapısı’na yakın konuma sahip Hummus’u kahvaltı için de tercih edebilirsiniz.

Tayland mutfağı için birçok alternatif bulabilirsiniz ama artık bundan sıkıldıysanız İtalyan mutfağı ürünleri ile Why Not? iyi bir alternatif olabilir. Hemen yakınlarındaki Coco Corner de kahve, limonata veya dondurma keyfi için değerlendirilebilir.

2 günlük Chiang Mai gezimizi sonlandırıp, bir haftalık Uzakdoğu seyahatimizin son durağı olan Singapur’a doğru yola koyuluyoruz. Bu ruhani şehirden dinginliği, sadeliği ve fillerin bilgeliğini yanımızda götürüyoruz…

Gezi Tarihi: Nisan 2024

You may also like...

2 Responses

  1. harika resimler Ozan. Chiang Mai’de o kadar tapınak varki günlerce gezdim bitiremedim. Dağdaki otellere gidip birkaç gün boyunca doğanın içinde kalınca insan resetleniyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir