Frig Vadisi
İsmini antik Anadolu devletlerinden Frigler’den alan Frig Vadisi, Afyon’un kuzeyi Eskişehir’in güneyinde kalan bir bölgede. Yani denilebilir ki, üç büyük ilimiz İstanbul, Ankara ve İzmir için sanal bir üçgen oluşturursak o üçgenin üzerinde kalıyor. Hemen hemen hepsine de benzer mesafelerde. Dolayısıyla Frig Vadisi bu 3 büyük şehrimizden 2-3 günlük bir gezi, hatta bir haftasonu ziyareti için ideal bir uzaklıkta.
Bölgeyi biraz tanımlamak gerekirse, Kapadokya’ya benzediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Peri bacaları, mağara yerleşimleri, tarihi merkezleriyle Frig Vadisi, Kapadokya’nın bir silüeti gibi. Ama onun çok daha bakiri, keşfedilmemişi. Öyle ki otel veya turizm işletmeciliği yönünden gelişime çok açık. Belki de böyle doğal haliyle, çok da gelişmeden kalması daha iyi olur, yozlaşmaz… Ama tarihi ve doğal güzelliklerin korunması anlamında da kesinlikle gelişmesi gerekir.
Frigler, bundan yaklaşık 3000 yıl önce bölgede hüküm sürmüş bir medeniyet. Biz onları en çok “eşek kulaklı” olduğu öne sürülen ve “tuttuğu her şeyi altına çevirmesi” efsaneleriyle hafızamızda yer etmiş kralları Midas ile biliriz. Şimdi Kral Midas’ın ve Friglerin izinde tarihi bir yolculuğa çıkma zamanı… Ankara’dan yaklaşık 2.5 saatte Frig Vadisi’ne, öncelikli olarak da Yazılı’ya ulaşıyoruz.
Yazılı
Midasşehir olarak da bilinen Yazılı, Frig Vadisi’nin en bilinen merkezlerinden biri. Burayı ünlü kılansa tabii ki Yazılıkaya. Geçmişi MÖ 600 yılına kadar giden bu anıt 17 metre yüksekliğindeki bir kayaya yontulmuş.

Ankara yakınlarındaki Gordion şehri Friglerin politik merkeziyken Midaskent de dini merkeziymiş. Yazılıkaya anıtı dışında çevredeki kayaların üzerinde farklı dini motifler ve nişler görmek mümkün. Yazılıkaya’nın hemen yanında ise irili ufaklı mağaraların bulunduğu Kırkgöz Kayalıkları‘nı yakından görmeyi ihmal etmeyin.

Yazılı yakınlarında bulunan Frigler’in önemli diğer dini yapıları Areyastis Anıtı ve Gerdekkaya Anıtı olarak sayılabilir, bu anıtlar da ziyaret edilebilir.
Kümbet
Yazılı’nın yaklaşık 15 km batısındaki Kümbet köyü, ismini Selçuklu mimarisi örneği Himmet Baba Türbesi’nden alsa da köyün geçmişi çok daha eskilere dayanıyor. Gerek Frigler, gerekse Romalılar döneminde önemli bir yerleşim olan Kümbet’in alamet-i farikası ise Solon’un mezarı olarak da bilinen Aslanlı Mabet…

Himmet Baba Türbesi ve çevresi eski Türk mezarları ile dolu. Kitabelere bakılırsa bu yöre Osmanlılar döneminde de aktif bir yerleşim bölgesiymiş. Kümbetin daimi sahipleriyse tepesine yuva yapmış leylekler gibi görünüyor, bu yüzlerce yıllık tarihi mezarlığa can katıyorlar…
Kümbetin karşısındaki evlerin hemen arkasında yer alan Aslanlı Mabet, üzerindeki aslan ve kartal kabartmaları ile dikkat çekiyor. Frigler tarafından mezar olarak yapılan bu mabetin daha sonraları Romalılar tarafından da kullanıldığı düşünülüyor.

Döğer
Frig Vadisi’nin kuzey-batı kısmında Afyonkarahisar-Kütühya il sınırlarına yakın bir konumda bulunan Döğer, bölgenin en önemli yerleşimlerinden biri. Döğer’de tarihi bir kervansaray (Döğer Kervansarayı) ve bir çeşme (Zorali Çeşmesi) bulunuyor. Ama asıl görülecek yerler kasabanın çevresinde yer alıyor.

Kasabadan hemen 5 dakika mesafede bulunan Döğer Peri Bacaları‘nı gördüğünüzde kendinizi Kapadokya’da hissetmemeniz imkansız. Volkanik arazilerde binlerce yıllık doğal aşınma süreci oluşan bu güzel peri bacalarının etrafında yürümek, yukarılara çıkıp vadiyi izlemek oldukça keyifli bir deneyim. Vaktiniz varsa yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüşle antik doğal bir yerleşim yeri olan Asar Kalesi‘ni de görebilirsiniz.

Döğer yakınlarında bir başka popüler yer var ki, mutlaka uğramalısınız. Peri bacaları ve mağara yerleşimleri ile öne çıkan bu yeri gözünüz kesin bir yerlerden ısıracak, çünkü burası Arog filminin çekildiği yer. Akıllarda Cem Yılmaz, Ozan Güven, Özkan Uğur, Hasan Kaçan’ın replikleri, yüzlerde tebessümle vadiyi arşınlamaya devam ediyoruz…
Emre Gölü
Döğer’e 10 dakikalık mesafede yer alan Emre Gölü, Frig Vadisi’nin kurak sayılabilecek ortamına ayrı bir hava katıyor. İsmini Yunus Emre’den alan bu küçük ve şirin gölün kıyısında geçmişi ünlü dervişin zamanına kadar uzanan Yunus Emre Tekkesi de bulunuyor.

Emre Gölü’nün bir diğer özelliği de Frig Vadisi Balon Turları’nın kalkış noktası olması. Kapadokya’daki gibi günün erken saatlerinde gerçekleştirilen bu aktivite, bölgeyi kuşbakışı ve bütünsel olarak görmek açısından benzersiz bir deneyim olabilir. Ancak bu aktivite hava koşullarından etkilenip iptal olabiliyor, böyle bir plan yapmak isterseniz bunu dikkate almakta fayda var.

Emre Gölü’nün kıyısında yer alan Kırk Merdiven Kayalıkları olarak anılan oluşumlar yakından görülmeyi kesinlikle hak ediyor. Bu kayalıklardan gölü izlemek, kayalıkların ilginç oluşumlarını gözlemlemek ayrı bir keyif oluyor. Bu kayalıklarda da Arog’a ait bir tabela göreceksiniz, yani burası da film için set olarak kullanılmış. Gölün batısında kalan Aslankaya Tapınağı da Frig Vadisi’ndeki önemli kalıntılardan bir diğeri, ziyaret edilebilir.

Gölün yaklaşık 3 km doğusunda ise binlerce yıllık geçmişi ile Frig Vadisi Kral Yolu‘nun kalıntılarına ulaşılıyor. Kralların geçtiği bu yolu daha yakından görmek ve hatta aynı yolu arşınlama için bir miktar yürümek gerekiyor ki buna değeceğini söyleyebilirim. Yer yer 2 metrelik yüksekliğe ulaşan bu yolun aslen 500 km uzunluğunda olduğu varsayılıyor. Günümüze dek ulaşabilen kısımları döneme ait fikir vermesi açısından oldukça enteresan…

Kral Yolu’nun başlangıç noktasından biraz aşağıda Bayramaliler köyü bulunuyor. Köyün yakınlarında yer alan ve köyün ismi ile anılan Bayramaliler Peri Bacaları bölgedeki en güzel oluşumlardan bir diğeri.
Üçlerkayası
Sırada Frig Vadisi’nin en önemli merkezlerinden biri olan Üçlerkayası var. Üçlerkayası bölgedeki en büyük yerleşimlerden biri. İçinde bölgedeki en güzel peri bacaları ve kayalık oluşumlarından bazılarını barındırmasının yanı sıra tarihi bazı yapılara da ev sahipliği yapıyor. Bunlardan en öne çıkan yapılar Frig dönemine ait olduğu düşünülen mitolojik zindan ve şarap deposu olarak sayılabilir.

Üçlerkayası bölgede konaklamak için de en uygun yerlerden biri. Biz konakladığımız Frigya Organik Köy Evi‘nde gerek misafirperverlik, gerek yemek kalitesi açısından güzel bir deneyim yaşadık. Peri bacalarının hemen kıyısındaki konumu da cabası. Tavsiye ederiz.

Göynüş Vadisi
Frig Vadisi kendi içinde farklı vadileri de barındırıyor. Göynüş Vadisi de bu vadilerden en önemlilerinden biri. Çünkü bu vadi bölgedeki en önemli ve görülmeye değer birkaç tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor.

Bunlardan ilki, yaklaşık 3000 yıllık geçmişi ile bir açık hava tapınım alanı olan Maltaş (yada Malkaya). Kendisi binlerce yıllık olsa da günümüzdeki hali ile ortaya çıkarılması çok yeni, 2021 yılında gerçekleşmiş. Üzerinde Frigce kabartmalar bulunan 12 metrelik bu anıt, vadinin en ilginç tarihi eserlerinden biri.

Göynük Vadisi’nde Maltaş’a hemen 500 metre mesafede Aslantaş-Yılantaş Örenyeri bulunuyor. Maltaş’ın aksine vadiden geçen yolun hemen kıyısındaki kayalık alan üzerinde yer alan Aslantaş ve Yılantaş haliyle daha göz önünde. Ancak bu kayalıkları da dikkatlice bakmadan ayırt etmek kolay değil.
Aslantaş ve Yılantaş kayalıklarının Frig dönemi soylularına ait mezarlar olduğu düşünülüyor. Aslantaş üzerindeki etkileyici kabartmalar dikkatlice bakınca net olarak görülebiliyor. Ayakta olan Aslantaş’ın aksine Yılantaş depremlerin etkisiyle yıkılmış durumda. Bu nedenle Yılantaş’ı görebilmek özel çaba gerektiriyor.

Ayazini
“Gizemli bir yerleşime giriyorsunuz, şaşırmayın!”. Ayazini girişinde bu tabelayı göreceksiniz ve kasabaya girdiğinizde bu tabelada yazanların sonuna kadar hakkını verdiğine şahit olacaksınız. Ayazini kesinlikle Frig Vadisi’ndeki en gizemli ve güzel kasaba…

Ayazini öncelikli olarak Frigler tarafından yerleşim olarak kullanılsa da sonraları Roma ve Bizans dönemlerinde de önemli bir yerleşim merkezi olmuş. Bu nedenle çok katmanlı tarihi bir yapı ortaya çıkmış. Kasabanın girişinde yer alan tanıtım merkezini hızlıca gezerek Ayazini ve bölge hakkında detaylı bazı bilgileri alarak gezinize başlayabilirsiniz.

Ayazini’nde kaya mezarlar (Aslanlı Mezar, Tanrıçalı Mezar), kiliseler (Ayazini Kilisesi, Yazılı Kilise), şapeller (Melekler Şapeli), kutsal alanlar, mağara yerleşimleri (Leylek Yuvası Kayası) gibi gezilip görülecek bir çok nokta var. Bunların tamamı görülmeye değer yapılar, ancak bize göre en ilginci “dünyanın en eski apartmanı” olarak anılan çok katlı kaya yerleşimi. Odaları, merdivenleri, çok katlı yapısı ile binlerce yıllık bu apartmanı görmeden geçmeyin…

Ayazini kaya mezar ve yerleşimleri ile olduğu kadar otantik sokakları ve evleriyle de görülmeye değer. Tarihi yapıları gezdikten sonra Ayazini’nin otantik sokaklarına vakit ayırmayı ihmal etmeyin.
Avdalaz Kalesi
Frig Vadisi’ndeki son durağımız Avdalaz Kalesi. Ayazini’nin dar sokaklarını geçtikten sonra, insanı daha da strese sokan kayalıklar arasında kıvrılarak ilerleyeceğiniz yolu aştığınızda yine peri bacalarıyla süslü bir manzara sizi bekleyecek. Bu yolda biraz daha ilerledikten sonra Avdalaz Kalesi’ne varacaksınız.

Avdalaz Kalesi için biraz Uçhisar biraz Ortahisar desek yanlış olmaz sanırım. Kapadokya’nın eşsiz yerleşimlerine benzeyen bu kaleye biraz dik, biraz da tehlikesi sayılabilecek tarihi basamaklar üzerinden çıkılıyor. Burası bir yerleşimden ziyade doğal bir kale olarak işlev görmüş. Kalenin aşağısındaysa Roma ve Bizans dönemlerine ait mezarlar bulunuyor.

Yukarıda Frigya’nın güzel manzarası tüm çıplaklığıyla görülebilir. Frigya… Tıpkı gizli bir hazine gibi. Bu topraklarda keşfedilmeyi bekleyen daha nice hikaye var. Anadolu’nun bitmek tükenmek bilmeyen kadim toprakları ve onun eşsiz hikayeleri…
Gezi Tarihi: Haziran 2024





















































































Son yorumlar