Knidos’ta…
Ege ile Akdeniz’in buluştuğu noktadayım, Datça Yarımadası’nın ucunda. Hayatımı anlamlı kılan insanlar yanımda. Aldığım her nefeste gerçekten yaşadığımı hissediyorum, düşüncelerim berrak, her anın tadını çıkarıyorum…
Sonsuzluğu iliklerimizde hissettiren bir manzara. Koyu bir sohbet tutturmuşuz bir yandan. Çevremizde adalar; Kos, Nikia, Tilos, Simi. Daha ötede Rodos. Dostlarla hemen teyitleşiyoruz tabi Ortaçgil’in dediği gibi “Adalar: su altından tutuşmuş elleri”. Bu coğrafya, bu deniz, bu adalar, tarihin ve medeniyetin kalbi; güzelim Akdeniz…

Ben de olsam bir şehri tam da buraya kurmak isterdim. Sınırların bitimine, en uca. Ulaşılması zor, zahmetli. Vardığında çekilen onca zahmete değdiğini hissettiren. Anadolu’nun en güney batı köşesinde, Akdeniz’e kardeş…

Knidos’a yaklaşan tekneler Karyalılar’ın kentini hayal etmeye daha da yardımcı oluyor. İki doğal limanı ile tam bir deniz kenti. Bu sularda kulaç atmak ise başka hiçbir yerde yüzmeye benzemiyor; tarihin kıyısında, kalabalıktan çok uzakta…


Knidos’a birkaç kere gittim ki yine ve yine yeniden giderim. Tüm dostlara selam olsun, ben bu anlar için yaşıyorum bu hayatı; böyle anlarda diyorum ki “içime çektiğim hava değil gökyüzüdür”…





















































































Yazıyı okurken tekrar orada olmak, deniz kokusu, sonsuzluk ve bir gün:)