Tek Günde Bratislava
Viyana’ya gelmişken trenle 45 dakika uzaklıktaki Brastislava’yı görmek için de bir plan yapmak oldukça mantıklı; sadece tek bir gününüzü ayırıp bir Avrupa başkentini daha gezip görmek mümkün oluyor. İmkanınız varsa daha fazla gününüzü ayırabilirsiniz elbette ama tek gün de oldukça yeterli oluyor.
Viyana’dan Brastislava’nın merkez tren istasyonuna ulaştığımızda kat ettiğimiz mesafeden çok daha büyük bir yol aldığımızı hemen anlıyoruz. Bratislava (dolayısıyla da Slovakya), Viyana’nın elitliğinin yanında oldukça mütevazi kalıyor. Hatta buranın nasıl Avrupa Birliği ülkesi olduğunu sorgulamadan edemiyor insan. İlk izlenimler (Viyana’dan geldiğimiz için olsak gerek) bu şekilde biraz vasat da olsa, Bratislava keyifle gezilen hoş bir şehir, şevkiniz kırılmasın 🙂

Brastislava’yı gezmeye İstiklalvari Obchodná‘dan başlıyoruz. Ortasından tramvayların geçtiği bu cadde sağlı sollu mağazaları ve mekanlarıyla şehrin en işlek caddelerinden biri. Eski şehrin girişine kadar uzanan caddede, Slovakya’nın ünlü balı ve ilgili ürünlerin satıldığı birçok dükkan görmek mümkün oluyor.

Obchodná’nın bitiminde karşıya kıvrılan Michalska Sokağı eski şehrin başlangıç noktası. Saat kulesinin altındaki Michael’in Geçidi ‘nden yürüyerek resmen eski şehre giriş yapmış oluyoruz 🙂 Geçmişi 1300 yılına kadar uzanan bu kapı, eski şehrin surlar üzerindeki 4 giriş kapısından biriymiş. Günümüze kadar ulaşan tek kapı olan Michael’in Geçidi ismini zamanında burada yer alan St.Michael Kilisesi’nden almış.

Eski şehrin taş kaldırımlı, dar sokaklarında turlamak oldukça keyifli oluyor. Sokaklar arasında gezinip Tuna’ya doğru ilerlerken saray olarak anılan birçok tarihi yapı görüyoruz. Sonunda kendimizi Bratislava’nın simgelerinden St.Martin Katedrali‘nin önünde buluyoruz

1452 yılında inşa edilen katedral, 16-19.yüzyıllar arasında Macaristan Kralları’nın taç giyme törenlerine ev sahipliği yapmış. Gotik mimarinin güzel bir örneği olan St.Martin Katedrali, 85 metrelik kulesi, içindeki cam vitrayları, ahşap işçiliği ve süslü tavanı ile dikkat çekiyor.


Bratislava’da eski şehir sokaklarında gezerken karşımıza sürekli bronz heykeller çıkıyor. Rögar kapağından başını uzatıp gelen geçeni inceleyen kanalizasyon işçisi “Cumil” bunlardan en ünlüsü. 1997 yılında bulunduğu konuma yerleştirilen heykel dikkatsiz sürücülere nedeniyle birkaç kaza atlatmış ama halen tüm hınzırlığıyla yerini koruyor. Bu heykelin bir benzerini, “madenci heykeli”ni Eskişehir Odunpazarı’nda gördüğümüzü hatırlıyorum…
Cumil’in biraz ilerisinde bir başka şirin heykel, “Schöne Naci” bulunuyor. Bu heykel Cumil’den farklı olarak gerçek bir Bratislava karakterine ait. 1897-1967 yılları arasında yaşamış olan Ignac Lamar, kendini şehrin sokaklarına mutluluk getirmeye adamış ve bu lakabı almış. Bratislavalılar da bu güzel karakteri unutmamış, ölümünden sonra eski şehir sokaklarına heykelini dikerek kendisini yaşatıyorlar…

Schöne Naci heykelinin bulunduğu yer şehrin ana meydanına, Hlavné Námestie’ye açılıyor. Bu küçük ama sevimli meydanda heykeller, mimarisiyle öne çıkan yapılar, tarihi birer sütun ve çeşme bulunuyor. Eski Belediye Binası‘na ait saat kulesinin altında yer alan geçit şehrin saklı güzelliklerine açılan gizemli bir kapı gibi hemen dikkat çekmiyor.

Geçitten ilerleyince Bratislava’nın eski ve güzel kiliselerinden Jesuit Kilisesi karşımıza çıkıyor. 17.yüzyılda yapılan bu kilise her ne kadar şehirde büyüyen Alman nüfus için Protestan kilisesi olarak inşa edilmişse de günümüzde Katolik kiliseye bağlı.
Kilisenin yanındaki Primate Sarayı günümüzde Bratislava Belediye Başkanı’nın makamı olarak kullanılıyor. Sarayın iç avlusundaki St.George Çeşmesi görülmeye değer.

Eski şehir içindeki gezimiz sonrası Bratislava’ya gelmişken mutlaka görmek istediğimiz yere, Bratislava Kalesi’ne doğru yürüyüşe başlıyoruz. İlerlerken dar sokakların içinde yükselen taş duvarları ve kulesiyle dikkatimizi çeken bir tarihi kilise daha var: Klarisky (Church of the Elevation of the Holy Cross).

Kaleye yürüyerek çıkmak biraz meşakatli olsa da şehrin sokaklarını ve manzarasını izlemek için iyi bir yöntem. Gözünüzde çok büyürse taksiye binmeyi tercih edebilirsiniz elbette.
Bin yılı aşkın bir süredir ayakta olan Bratislava Kalesi, Büyük Moravya İmparatorluğu döneminden itibaren önemli bir merkez olmuş. Dört köşesinde 4 kule yükselen kale Napolyon döneminde bombalanarak hasarlansa da 20.yüzyılda yapılan restorasyon çalışmalarıyla yenilenmiş.

Kalenin çevresinde görülmeye değer birçok heykel de bulunuyor. Bunlardan en ilginç olanları Aziz Cyril ve Methodius Heykeli. Bu 3 devasa uzun-ince insan heykeli, aslen Bizanslı olan Moravya ve Slavların üzerinde büyük etki bırakmış azizlere ait.

Kaleye çıkmışken şehir manzarasını, özellikle Tuna’yı yukarıdan izlemek çok keyifli oluyor. Avrupa’nın içinde kıvrıla kıvrıla sayısız şehre uğrayan Tuna, Bratislava için de büyük öneme sahip. Tuna üzerine kurulan SNP köprüsünün karşı kıyısında yükselen UFO Tower da manzarayı izlerken gözünüze takılacaktır. İçinde deyir terası ve restorantı olan bu kuleye çıkmak ücretli, bu deneyimi yaşamak isterseniz rezervasyon yaptırmanızda fayda olabilir.

Şimdi de biraz Bratislava’nın mekanlarından bahsedelim. Öncelikle şunu söyleyeyim Slovak mutfağı tadmaya değer, çok büyük beklentiye kapılmayın ama pişman olacağınızı da düşünmüyorum.


Obchodná üzerindeki Slovak Pub güzel bir mekan. Burada yerel lezzetleri deneyimleyebilir, güzel müzik dinleyebilir, Bratislavalıların arasına karışabilirsiniz.


Akşam yemeği için Bratislava Flagship kentin en öne çıkan mekanlarından biri. Burası turistik de bir mekan sayılabileceği için önden rezervasyon yaptırmanızda fayda var. Slovak Pub’takine çok benzer bir menüye sahip, sevdiyseniz Slokak mutfağından devam etmenizi öneririm. Bunun dışında buranın ambiyansı gerçekten çok güzel, geldiğinize pişman olmayacaksınız…

Son olarak kahvaltı için bir mekan önerisinde bulunalım. Merkezi bir konumda yer alan Pan Cakes tatlı-tuzlu birçok pan cake alternatifi sunuyor. Biz birçok kombinasyon denedik, hepsinden de menun kaldık. Duvarında yer alan motto ise bir tür hayat dersi niteliğinde: “Count the memories not the calories”…
Gezi Tarihi: Nisan 2025
Son yorumlar